Analiz: Genel Seçim zaferinin ardından, Pedro Sanchez AB kazanımının hem bir fırsat hem de “muazzam bir sorumluluk” olduğunu söylüyor.
İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) Katalonya üzerindeki yerli bölünmenin hakim olduğu “Süper Pazar" seçimlerinde galip geldikten sonra Avrupa’daki ilerici reformcu partiler, popülist sağa karşı koymak için umutlarını İspanya’ya bağlıyor.
Direnişin zorlukları Brüksel ve Barselona’da büyük olmasına rağmen - Avrupa Parlamento üyesi seçilip sürgün ve hapsedilen Katalan liderlerinin zorluklarından daha büyük olmasa da- İspanya'nın sosyalist Başbakanı Pedro Sanchez, son genel seçim başarısını Avrupa’da, bölgesel ve yerel seviyelerde ezici bir zafer haline getirmeyi başardı.
Avrupa’da Sanchez (sıklıkla Emmanuel Macron’un Akdenizli piyasa şüphecisi muadili olarak görünen), İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE), Portekizli sosyalistlerin yanı sıra kıta ortaklarından herhangi birinin en büyük payı, yani oyların %32.8’ini almasından sonra Sosyal Demokrat partiler yararına kilit kurumsal roller üzerinde müzakerelere öncülük edecek.
“En büyük sosyal demokrat delegasyon olacağız ve bu bizim için gurur kaynağıdır. Bu hem bir fırsat hem de aynı zamanda muazzam bir sorumluluktur.” Sanchez pazartesi sabahı Paris’e, Fransa Cumhurbaşkanı’nı görmeye gitmeden önce verdiği demeçte bunu söylüyor.
Şimdiye kadar İspanya'da Vox tehdidini kontrol etmeyi başaran, AB içindeki aşırı sağ akınına karşı mücadelenin bir kahramanı olarak pazar günkü seçimlerde İtalya’dan Matteo Salvini’nin küreselleşme karşıtı Kuzey Lig’i (Northern League) yenen en iyi performans gösteren yönetim partisi Sanchez’inkiydi.
Valencia Üniversitesi’nde siyaset profesörü olan Juan Rodríguez Teruel, seçim sonuçlarının Sanchez’in açık yetkisini gösterdiğini söylüyor.
Teruel “Sanchez'in liderliğine olan bu açık güvenoyu, kendisini herhangi bir büyük Avrupa ekonomisinde en güçlü ılımlı hükümet başkanı olarak sunmasına izin verecektir. Sonuçlar, Podemos’un çöküşü ve sağın bölünmesinden yararlanarak İspanya Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) İspanya siyasetine dönüşünü tamamlıyor.” diyor.
Ancak İspanya hükümeti, bağımsızlık yanlısı Katalan siyasetçiler, tutuklu eski başkan yardımcısı Oriol Junqueras'ın yanı sıra Eski Genel Başkanı Carles Puigdemont ve Eski Bakan Antoni Comin’in AB Parlamentosu’ndaki koltukları Belçika’daki sürgüne karşı güvence altına alması durumunda, hayal kırıklığına uğrama veya utanma durumu ile karşı karşıya.
Sonuçları, hareket için “yeni bir ivme” ve kalıcılıkları için bir kanıt olarak selamlayan Puigdemont, 2017'deki kısa ömürlü bağımsızlık bildirgesiyle ilgili suçlamalarla tutuklanmasına yol açacak, onu İspanyalı Avrupa Parlamento üyesi olarak kayıt yapmaması amacıyla eve dönmeye zorlayan herhangi bir karara itiraz etmeye yemin etti. Halen isyan suçu ile yargılanan Junqueras benzer engellerle karşılaşacak ancak kendisi Avrupa Komisyonu Başkanlığı için esas olarak sembolik bir kampanya başlatmayı planlıyor. Junqueras, SNP (İskoçya Nasyonel Partisi) ve Plaid Cymru’yu (Galler’in bağımsızlığını savunan sosyal demokrat parti) da içerisinde barındıran ayrılıkçı ve bölgeselci grup dahil olmak üzere Avrupa serbest ittifakı için aday olarak kampanya yürütüyor.
Katalonya’da nisan ayında yapılan parlamento anketlerine kıyasla daha düşük katılımlı geçen seçimde, Puigdemont’un partisi Junts per Catalunya (Katalonya İçin Hep Beraber) ve Junqueras’ın partisi Esquerra Rebublicana (Cumhuriyetçi Sol), toplamda oyların %49.8’ini paylaşarak bağımsızlık yanlısı gruplara kararlılıklarını güçlendirecek bir zafer kazandırdılar.
“Puigdemont ezici bir kişisel zafer elde etti. Gelecek aylarda Brüksel’de, Avrupa Parlamentosu’nun tam kalbine yasal davalarını taşımak için o ve Junqueras sahneyi birlikte paylaşacaklar.” diyor Teruel. “Bu, ilk kez Katalan sorularına Avrupa alanında yasal bir dikkat çekecek.”
Fransa eski başbakanı Manuel Valls, sosyalist Jaume Colboni’yi dördüncü sırada izlerken Cumhuriyetçi Sol adayı Ernest Maragall’ın 5.000'den az oyla karar verilen bir yarışta yerel aktivist Ada Colau’i yerinden ederek ilk ayrılıkçı Barcelona belediye başkanı olduğu yerde, Katalanların muazzam başarısı başkente taşındı.
Fakat eski Katalan Cumhurbaşkanı’ın hanedanlığının bir parçası ve ünlü modernist bir şair olan ve şüphesiz kendisini şimdiden ailesinin adının verildiği metro istasyonu olan ilk belediye başkanı yapan 76 yaşındaki Maragall, 41 koltuktan 10’u ile belediye binasındaki çoğunluğu kaybetti ve şimdi Colau ile birlikte çalışmak zorunda.
Barcelona en Comu (Ortak Barcelona) sözcüsü olan ve aynı zamanda 10 koltuk kazanan Colau, soldaki hegemonya savaşını kaybetmesine rağmen “kapsayıcı bir sol yöneticiye” de destek olmak ile birlikte, bağımsızlık konusundan ziyade geleneksel çizgi ile koalisyon kurmak için çağrı yaptı.
Ciutadans (Sendikacı Liberal Parti) tarafından desteklenen Valls, sonuçların getirdikleri ile mutlu olduğunu iddia edemeyeceğini itiraf etti fakat yerel bir meclis üyesi olarak doğum yeri için siyasi bir geri dönüşü sağlayacağına ve Barcelona’yı egemen sermaye haline getirmektense bir Avrupa merkezi haline getirmeye yemin etti.
Bu arada Sanchez mevcut 12 bölgesel meclisin 10'unun tamamlandığı genel seçimlerde çöküşlerini beraberinde getiren Muhafazakar Halk Partisi (PP) için ikinci turda küçük düşürücü yenilgiler sunarken İspanyalı özerk toplulukları arasında İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) için sonuçlar oldukça umut vericiydi.
Sosyalistler ayrıca Pablo Iglesias’ın aşırı sol partisi Podemos üzerindeki liderliğini artırdı ki bu Sanchez’i partiler arası ulusal koalisyon kurmaya itiyor ancak partiler bu ağırlığı artık kaldıramayabilir.
Tek başına yönetmek ile duruma göre anlaşma yapmak arasında artan olasılık karşısında Sanchez’in, kıta sahnesi dahil olmak üzere, hem Avrupa Komisyonu hem de Avrupa Merkez Bankası’nda daha fazla İspanyol temsili isteyerek gelecek ay farklı cephelerle müzakere etmesi bekleniyor.
Avrupa Birliği’nden yana olan üye devletlerden birinin lideri olarak Sanchez, Brexit sonrası İngiltere’nin AB nüfuzu konusunda hak sahibi olmasını ve hatta eski bakan Josep Borell’in dış politika şefi olarak atanabileceğini diledi. Ancak İngiltere'de olduğu gibi popülizm ve milliyetçilik de başbakanın her hareketine ket vurabilir.
Bu makale 28 Mayıs 2019’da Daniel Wittenberg tarafından kaleme alınarak Independent UK sayfasında yayımlanmıştır.
Çeviri: Dilara Gevrek